İşimiz, ekmeğimiz, suyumuz, kardeşçe yaşam hakkımız için mücadeleye

Halkevleri | Pt, 18/05/2009 - 01:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Kriz derinleşiyor, yoksulluk büyüyor. Hükümet, sermaye çevreleri ve onlara kol kola yürüyenler krize karşı “çözüm yolları” arıyorlar. Ama söyledikleri, yapmaya çalıştıkları hep sermayeye daha fazla kıyak. “Sermayeye teşvikler verilsin, bütçeden kaynak artırılsın, çalışma koşulları daha da esmekleştirilsin, üretim artacaksa işçi ücretleri de gerilesin...”

Bu süreçte yaşanan gelişmeler ise egemelerin politikalarının bize daha fazla yoksulluk, işsizlik, gericilik, düşmanlık ve ölüm getireceğini ortaya koymaktadır.

Son günlerde yaşanan bir dizi gelişmeye baktığımızda;

-         Kabinede bir dizi değişiklik yapıldı. Yerel seçimin başarısızları kırpıldı. Ama sadece amaç bu değil. AKP, Bülent Arınç gibi isimleri kabineye alarak bir anlamda geleneksel islamcı çizgisini daha belirgin hale getirdi. Ahmet Davutoğlu bilindiği gibi AKP’nin dış politikasının belirleyici isimlerinden. ABD’nin Ortadoğu politikasına en uyumlu isimlerden biri. Çalışma, Enerji, Milli Eğitim, Adalet gibi bakanlıklarda yapılan bütün değişiklikler önümüzdeki dönem AKP politikalarının daha da işbirlikçi, daha gerici, halk düşmanı olacağının göstergesi.

-         Diğer taraftan temcit pilavı gibi önümüze sunulan anayasa tartışmaları yine gündemde. Ancak AKP’den ilerici, köklü anayasa değişiklikleri beklemek saflık olacaktır. Her türlü demokratik gelişmenin mücadeleyle kazanıldığını anlamayanlar yine hüsrana uğrayacaktır.

-         Kürt sorununda ise söylenen hiçbir şeyin yeni olmamasına, çözüme dönük somut adımların ağza bile alınmamasına rağmen “büyük umutlar” yaratılmaya çalışılıyor. “Tarihi fırsat”ların ne olduğu söylenmiyor. Üstelik bu tartışmalar olurken korucuların başrolünde olduğu bir kanlı bir oyun sergilendi. 44 insan vahşice katledildi. Bu vahşetin sorumlusu ise koruculuk sistemidir. Açık ki “fırsatladan” bahseden egemenler koruculuk sistemini kaldırmak kıllarını kıpırdatmayacaklar. Bir yandan Kürtlerin büyük çoğunluğunuın oy verdiği DTP’ye baskılar artarken, Kürt Sorununun çözümünden bahsetmek ikiyüzlülüktür. AKP’nin Kürt Sorunu karşısında gerçekçi hiçbir çözümü olmaz.

-         Türkiye’yi Ortadoğu ve Kafkaslarda ABD politikalarına mahkum hale getiren AKP işbirlikçiliği bile eline yüzüne bulaştırıyor. Emperyalizmin Kafkas politikalarındaki ihtiyacı doğrultusunda Ermenistan’la yakınlaşma çabasıyla Azerbaycanla arayı bozan iktidar şimdi durumu toparlamaya çalışıyor. Bununla birlikte önümüzdeki günlerde hem yeni Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, hem de Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ Beyaz Saray’ın yollarını aşındıracak. Yine son günlerin diğer bir gelişmesi Afganistan’a asker gönderme konusu. Tıpkı Irak gibi bataklığa dönen Afganistan’a 200 muharip asker gönderme kararı alındı. Emperyalizme hizmette durmak yok yola devam...

-         Ve ekonomik kriz... Dünya çapında milyonlarca insanı etkileyen ekonomik kriz karşısında önce önemsemeyen görünen sonra da 5 tane paket hazırlayan AKP hükümeti krizi sermaye için fırsata döüştürmek için elinden geleni yapıyor.İMF’yle “mecburen” anlaşan hükümet şimdi bunu meşrulaştırmaya çalışıyor. 6. ve 7. paketler de yolda. Elbette bu paketlerden bizlere yine daha fazla yoksulluk, daha fazla işsizlik, güvencesizlik çıkacak.

Eğer  halk bu gidişe dur demezse bu devran böyle dönecek. Bunu değişterecek olan tek şey halkın örgütlü mücadelesi. Çünkü krizin sonuçları artık insanlarımızın yaşam hakkını bile tehtid eder hale geldi. Zaten eğitim, sağlık, barınma, su, enerji gibi kamusal olması gereken hizmetlerden yeterince yararlanamayanlar işinden de olunca bütün bu hizmetlerden mahrum kalıyor.

Şimdi ülkenin dört bir yanında işimiz, ekmeğimiz, suyumuz, eğitimimiz, sağlığımız, barış içinde kardeşçe yaşama hakkımız için verdiğimiz mücadeleyi yükseltme zamanıdır.

      Haklarımız için mücadele günü kurtarma mücadelesi değildir.

Sermaye çalışma yaşamını daha da esnekleştirsin, geleceğimiz daha da güvencesiz hale gelsin, kriz sermaye açsından fırsata dönüşsün diye alınan önlemlere karşı halkın insanca yaşadığı bir ülke mücadelesidir.

Halkevciler ülkenin dört bir yanında halkın taleplerini yükseltmeye devam edecekler. 20 Haziran’da Türkiye’nin dört bir yanından ONLARCA temsilciyle halkın talepleri Ankara’da bir kez daha haykırılacak ve yaz boyunca örgütlenecek mücadele programının startı verilecek. Her yanda sokak sokak, meydan meydan haklarımızı savunacak, talep edecek ve kazanacağız.