Emekten yana sendikaların, meslek odalarının, demokratik kitle örgütlerinin ve siyasi partilerin değerli yönetici ve üyeleri; değerli basın emekçileri; merhaba !
19 Kasım yürüyüşümüze renk katan, eğitim ve sağlık emekçileri, öğrenciler, öğrenci velileri, kadınlar, işçiler, kamu çalışanları; merhaba !
Beş aydır, halkın “parasız eğitim ve parasız sağlık” hakkı için ülkenin dört bir yanında kapı kapı, sokak sokak, meydan meydan dolaşan Halkevciler; merhaba !
Yoksul mahallerimizden, iş yerlerimizden, okullarımızdan, hastanelerimizden; öfkemiz, umudumuz, türkülerimiz, halaylarımız ile geldik.
Okulu olmayan öğrencilerin, hiçbir iş güvencesi olmayan öğretmenlerin, öğretmeni olmayan okulların, kaynak ayrılmayarak yok olmaya terk edilen, personel atanmayan hastanelerin, işsiz bırakılan sağlık emekçilerinin, doktor istediği için Tayyip Erdoğan’dan fırça yiyen halkın sesini getirdik bugün Ankara sokaklarına !
Ucuza mal olsun diye taşeron şirketlere terkedilmiş yuvalarda işkenceye uğrayan çocuklarımızın, personeli yetersiz hastanelerde bebeklerini kaybeden annelerin hesabını sormaya geldik !
Bizler bu ülkenin yoksulları; bizler, bu ülkenin işçileri, işsizleri, kadınları, öğretmenleri, öğrencileri, öğrenci velileri, sağlık emekçileri; bizler, bu ülkenin gerçek sahipleri olarak;
Okullarda, hastanelerde yaşanan soyguna dur diyoruz !
Çünkü eğitimin parayla satılması halkın cahil bırakılmasıdır. Sağlığı parayla satmak “parası olmayan ölsün” demektir.
Eğitimin ve sağlığın paralı hale getirilmesi IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü gibi emperyalist kuruluşların programıdır. Amaçları, halkın sağlık ve eğitim ihtiyacını sermayeye kâr kaynağı haline getirmektir, sömürüyü bu kamusal alanlarda da egemen kılmaktır; işte AKP hükümeti de, bu halk düşmanı programı uygulamaktadır.
Bunu yaparak açıkça suç işliyorlar, yasaları çiğniyorlar ! Çünkü eğitim ve sağlık hizmetlerinin sosyal devlet gerekleri kapsamında halka parasız, eşit ve nitelikli sunumu, başta Anayasa olmak üzere, yasalarda açıkça yer almasına rağmen, uygulanmamaktadır.
Bunlarla da kalmıyor, en temel haklarımızı gasp ederken; hakkımızı aramayalım, sesimizi çıkarmayalım diye, yeni baskı ve yasaklarla, provokasyonlarla, elimizi kolumuzu bağlamaya çalışıyorlar. Yeni Maraşlar, Çorumlar, Sivas ve Gaziler yaratıyor; dün Susurluk’da bu gün Şemdinli’de boy veren çeteleriyle halka karşı cinayetler işliyor, karanlık yüzlerini ve amaçlarını gizlemeye çalışıyorlar !
Dostlar,
Bizler; “herkese parasız eğitim, parasız sağlık” diyoruz. Çünkü gerçekte devlet için sosyal bir yükümlülük olan bir kamu hizmetinin kimine paralı olması kimine parasız olması kaçınılmaz olarak eşitsizliği getiriyor; parası olan nitelikli hizmet alırken, parası olmayan ya hiç hizmet alamayacak ya da kalitesiz hizmet alacaktır.
Ödediğimiz vergilerin IMF’ye veya özel okul, özel hastane patronlarına değil, bize geri dönmesi ve kaynaklarımızın bizim çocuklarımızın, bu ülke halkının eğitimi ve sağlığı için harcanmasını istiyoruz ! Bütçeden eğitime ve sağlığa daha fazla pay ayrılmasını; okullarımıza, hastanelerimize elektriğin, suyun, doğalgazın, telefonun, kırtasiyenin ücretsiz verilmesini istiyoruz ! Öte yandan eğitimin bilimsel, çağdaş içeriğini tahrip eden uygulamalara, eğitim ve sağlık alanındaki gerici kadrolaşma çabalarına da son verilmesini istiyoruz !
Dostlar;
Bunlar tüm halkın talebidir; ancak tek başına hiçbir soruna çare yok ! Bu nedenle bu gün halkın “parasız eğitim-parasız sağlık” talebini burada binler olup, hep birlikte haykırıyoruz !
“Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim” diyen Başbakana karşı, bizler neyle mükellef olduğumuzu biliyoruz. Biz bu ülkeyi ve halkı pazarlamaya çalışanları, bu memleketten defetmekle mükellefiz !
Biz, “bu ülke, bu halk satılık değil” diyen yoksul emekçilerin tamamının öfkesini temsil ediyoruz. “Bu ülke, bu topraklardaki tüm değerleri üreten işçilerin, emekçilerin, köylülerin, alın teri dökenlerindir”, “Bu ülke Tayip Erdoğan’ın pazarlamak istediği her şeyi var edenlerindir” diyoruz.
AKP hükümeti bizim kulak verdiğimiz sese değil, IMF’ye kulaklarını açıyor. Bize değil İMF ve Dünya Bankası toplantılarında hesap veriyor. Konuşurken de sahibinin sesini dillendiriyor; o nedenle doktor isteyen halka azarlıyor, sosyal güvenlik ve genel sağlık sigortası gibi sömürü yasalarını bir an önce çıkarmaya çalışıyor.
Dostlar;
Bizler bu ülkenin gerçek sahipleri; okullarımızda ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmek, cehalete mahkum olmak istemiyoruz; hastane kapılarında paramız yok diye itilip kakılmak istemiyoruz…
Bizler “sadaka” veya “ayrıcalık” talep etmiyoruz; yalnızca hakkımız olanı istiyoruz ! Hakkımız olan şeyler için para ödemek istemiyoruz !…
Bizler “parasız eğitim, parasız sağlık” istiyoruz !
Kavgamız; üç-beş kuruşun kavgası değildir.
Kavgamız; en temel haklarımıza bile göz koyan sermaye saldırganlığına yanıttır.
Kavgamız; kamusal hizmetlerin gerçekten kamusal olmasının, yani toplum için üretilmesinin kavgasıdır.
Kavgamız; ülkenin tüm kaynaklarının bu ülke halkı yararına kullandırılması kavgasıdır. Bu gün burada, bu haklı mücadelemizin ilk filizleri yeşeriyor.
Yarından itibaren kaderine terk edilen her yoksul mahalle okulunda, hem soyulup hem de tedavi olamadığımız her hastanede, Halkevciler olarak bu kavgayı büyütmeye devam edeceğiz. AKP hükümeti, en temel haklarımızı emperyalistlere pazarladığında, biz hep karşılarında olacağız !
AKP’ye sesleniyoruz; siz bu ülkeyi AB’ye, ABD’ye, IMF’ye peşkeş çekerken, fabrikalarla, limanlarla, ormanlarla, piyasaya düşürdüğünüz eğitim ve sağlık hakkımızla şeyhleri, holdingleri, çok uluslu şirketleri beslerken; bizim öfkemiz büyüyor !
Yıllardır haykırıyoruz ve haykırmaya devam edeceğiz;
BU ÜLKE, BU HALK SATILIK DEĞİL !
HALKEVLERİ