Halk olma hakkı ihlal edilmiş bir halk olarak Kıbrıslıların, kaderlerini kendi ellerine alma mücadelesini destekliyoruz. Türkiye halklarının hakları için mücadele eden bizler, bu mücadelede Kıbrıslıların yanında Ankara’daki neoliberal, gerici, faşist AKP iktidarının karşısındayız!
1974 askeri müdahalesinden sonra Kıbrıs’ın bir NATO üssü olarak kalmasını garantilemek üzere politikasını oluşturan, “besleme” siyaseti ile ada ekonomisini yok eden, şimdi de özelleştirmeler, sosyal hak gaspları ve maaş kesintileri ile Kıbrıslıları sefalete sürükleyen Ankara’ya ve bugün Ankara’da oturan siyasal iktidara karşı gösterilen tepki bizler açısından anlaşılmaz değildir.
Ankara yani AKP ise bu tepkiyi anlamaya çalışmak, Kıbrıslıların sorunlara çözüm bulmak yerine sorun üstüne sorun eklemektedir. Yaklaşan genel seçimde milliyetçi-şoven oyları toplayabilmek için, stratejisini şoven söylemi tırmandırmak üzerine kuran Tayyip Erdoğan’ın Kıbrıslılara yönelik hakaretlerini kınıyoruz!
Ankara’da kurulan siyasal iktidarlar yıllardır yalnızca Türkiye halklarına değil Kıbrıs halkına da zulmediyor. Türkiye halklarına dayatılan sefalet, Kıbrıslılara da dayatılmaktadır. Türkiye’nin olduğu gibi Kıbrıs’ın kuzeyinin ekonomisi de Turgut Özal’la başlayıp Tayyip Erdoğan’la devam eden Ankara yapımı neoliberal paketlerle yönetilmektedir. Özal’ın 1986’da adadaki fabrikaları kapatıp, “Üretmeyin, biz sizin paranızı göndeririz” diyerek başlattığı süreç, 2010’da Kıbrıs Türk Hava Yolları’nın özelleştirilmesi ve şimdi de elektrik, telekomünikasyon ve Kooperatif özelleştirmelerinin sıraya konmasıyla devam etmiştir. Bu politikalar ada ekonomisinin bütünüyle çökertilmesine ve adanın bir kumarhane ve offshore merkezine çevrilmesine hizmet etmektedir. Hayat pahalılığının Türkiye’dekinin birkaç katı olduğu, kamu ulaşımı gibi sosyal hizmetlerin bulunmadığı Kıbrıs’ta ücretlerde de yarı yarıya kesintiye gidilmekte, desteklemeler kaldırılmaktadır. Bu durumda Tayyip Erdoğan’ın “besleme” iddiası bir hakaret olmanın ötesinde, düpedüz yalandır.
Erdoğan ve genel olarak AKP iktidarı, eylemlerin temel mesajını bir kenara bırakıp kimi münferit ifadeleri öne çıkararak Kıbrıslıları hedef göstermektedir. AKP iktidarı Türkiye’de olduğu gibi Kıbrıs’ta da kendine muhalefet edenlerin varlığına tahammül edememektedir. Bugün adayı yıllardır bir üs olarak elde tutan kontrgerillanın sokaktaki uzantısı faşistler, Kıbrıslı demokratik kitle örgütlerine yönelik provokatif eylemler ve saldırılar gerçekleştirmektedir.
AKP’nin ve kontrgerilla uzantılarının bu çabaları henüz bir çatışmaya dönüşmedi ise bu, Kıbrıs halkının sağduyusu ve kararlılığı sayesinde olmuştur. Dost örgütümüz Baraka Kültür Merkezi üyeleri 28 Ocak mitingi sırasında alanda ve daha sonra 31 Ocak’ta Kültür Merkezi önünde faşistlerin küfürlü ve fiziksel saldırısına uğramış ancak Kıbrıslılar bu provokasyonlara gelmeyerek eylemlerin temel mesajını gölgeleyecek bir çatışmadan kaçınmış ve kitlesel eylemlerle kararlılıklarını da göstermiştir. Bir kez daha ilan ediyoruz. Bu faşist saldırı ve provokasyonlar karşısında Kıbrıs halkının yanındayız!
Tayyip Erdoğan, Ankara’daki hükümetiyle Kıbrıslıların arasını açmaktadır. Ancak Türkiye halkları ile Kıbrıs halkının arasını açmayı başaramayacak; halklar neoliberal, gerici, faşist politikalara karşı mücadele de daha da yakınlaşacaktır.
Kıbrıs halkının kendini kendi iradesiyle yönetme mücadelesini ve neoliberal politikalara karşı direnişini selamlıyoruz!
Mücadeleleri mücadelemizdir!
Halkevleri Genel Başkanı
İlknur Birol