Bekleniyordu tabi, hatta ilk belirtileri bir süredir gözleniyordu ve nihayet AKP hükümeti harekete geçti.
Bilirsiniz, AKP hükümeti ne zaman harekete geçse, memleket ve halk için hayırlı sonuçlar doğmaz. Nitekim bu hareket de yeni kayıplara, sıkıntılara vesile olacak gibi.
Çünkü AKP hükümeti bu sefer de, yoksul emekçi halkın örgütüne, Halkevleri’ne yönelik bir saldırıyı başlattı.
Halkevleri’nin “kamuya yararlı dernek” statüsünün kaldırılması yolunda İçişleri Bakanlığı tarafından evrak hazırlandığı ve konunun Bakanlar Kurulu gündemine alındığı, kimi basın-yayın organları tarafından duyuruldu. Zaten Halkevleri, “Bizi devlet gönderdi” diyen takım elbiseli ve kravatlı beyler tarafından yaklaşık birbuçuk yıldır denetleniyordu.
Yine “kamuya yararlı dernek” statüsünde olan “Deniz Feneri”nin yolsuzluklarına göz yuman, nitekim o yolsuzlukların tam da göbeğinde yer aldığı görülen AKP kadrolarının, Halkevleri’ne saldırması şaşırtıcı değil şüphesiz.
AKP’nin neo-liberal sömürü ve yıkım politikalarına, gericiliğine ve Amerikancılığına karşı çıkarsanız, olacağı budur. En temel kamusal hizmetlerin özelleştirildiği ve piyasalaştırıldığı böylesi bir yağma düzeninde; öğrencinin eğitim hakkını, hastanın sağlık hakkını, yoksulun gecekondusunu, kentlinin temiz içme suyunu savunur; hem de “herkese parasız, eşit ve nitelikli sunulsun” derseniz, hakkınızda hayırlı şeyler düşünmezler. Eşitlik, özgürlük ve kardeşlik isterseniz, üstelik “vermeceğiz” dediklerinde “alacağız” diye bir de kafa tutarsanız adamlara, kafaları bozulur tabi.
Üstüne bir de AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yumurta atarsanız, üstelik attığınız yumurtalar, Maliye Bakanı’nın oğlunun fabrikasından değil de, bildik köy yumurtasıysa, defterinizi dürüverirler.
Ancak asıl önemlisi; onların dernekleri, vakıfları, belediyeleri, yoksul ve aç kıldıkları halka erzak dağıtıp, halkı iktidara minnettar kılar; siz ise, yoksullar içinde bir dayanışmayı örgütleyip, bir de yoksulluğun nedenlerini bilince çıkarırsanız; oyunlarını bozar, canlarını sıkarsınız efendilerin.
Bu nedenle şimdi benden sakın ola, “Nerede demokrasi ? Nerede özgürlükler ? Nerede halkın örgütlenme hakkı ?” gibisinden şeyler yazmamı beklemeyin. Eğer ki siz Halkevcilerin, ne yaman çocuklar olduğunu biliyorsanız; üstelik AKP’nin, yalnızca “kendine Müslüman”, o ikiyüzlü demokrasi ve özgürlükler anlayışını tanıyorsanız, beklemezsiniz de zaten.
Demokrasi ve özgürlükler, AKP hakkında açılan kapatma davası zamanında vardı, şimdi gerek kalmadı onlara ve Halkevleri, doğrusu fazlasıyla hak etti, hakkında “katli vaciptir” gibisinden bir ferman çıkarılmasını.
Görülen o ki önümüzdeki günlerde, görülmemiş bir cenk olacak; AKP önce Halkevleri’nin “kamuya yararlı dernek” statüsünü kaldıracak, devamında çalışmalarını yasaklayacak, Halkevleri’nin her faaliyetinde devlet ve bürokrasi kapısında binbir türlü güçlük çıkaracak, hatta belki de sonradan tümden kapatmaya kalkacak.
AKP bu saldırıyı ısrarla sürdürürse, memlekette yumurta karaborsaya düşer valla !
Ancak AKP’nin işi zor bu sefer; ne de olsa halkın örgütü var karşısında.
Halkevi’nde okuma-yazma öğrenmiş, kitapla sanatla tanışmış, dayanışmayı kavramış, yurttaşlık bilincini kazanmış insanlara karşı da savaşmak zorunda kalacak. “Halkın hakları var” diyen bir örgütün; halk için, halk içinde ve halkla beraber karşısına dikildiğini görecek.
Seyretmesi keyifli bir kavga olacak ama seyretmek ayıp olur, insanlığımızı inkar etmek, bizi yoksul ve güvencesiz kılanlara biat etmek olur.
Bu yüzden bu kavgada Halkevleri’nde saf tutmalı ! Halk, adı üstünde, şimdi “kendi evini” savunmalı !
Yani şimdi Halkevleri zamanı !