AKP’nin oyununu kadınlar bozacak

Cu, 21/06/2013 - 16:02
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Başbakan Tayyip Erdoğan 18 Haziran 2013 günü Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Rixos Otel’de düzenlediği “Aile olmak projesi”nin tanıtım töreninde yine kürtaj cinayet, sezaryan aldatmaca, doğum kontrolü kırsılaştırma ifadelerini kullandı. Yalanlarına yeni yalanlar ekleyen ve saldırgan tutumunu bırakmayan Erdoğan, kadınların söz ve karar hakkını da yine yok saydı.

Kadın düşmanı politikalarıyla bilinen Erdoğan, AKP iktidarının muhafazakar ve demokrat bir kimliğe sahip olduğunu yineleyerek toplumun kurucu unsurunu aile olarak tanımladı. Erdoğan konuşmasının devamında ekonomide başarının sırrı olarak belirttiği ucuz işgücü ihtiyacını aile masallarıyla perdelerken, kadın ve erkek birlikteliğini de aile soyunun devamlılığı için elzem olarak ifade etti. Kadınlara seslenen Erdoğan, birinci derecede kadınlar “bu oyunu bozmalıdır” dedi ve aile merkezli projelerini her alanda hayata geçireceklerini duyurdu. Ve Erdoğan bir kez daha kadınlar adına söz söyledi ve bu açıklamalarıyla biz kadınların öfkesini daha da büyüttü.

AKP hükümeti iktidara geldiği günden bu yana aynı yalanları söylüyor. Kadınların yaşamları üzerindeki söz söyleme haklarını hiçe sayarak kararlar alıyor, düzenlemeler yapıyor, kadınları sürekli olarak tembihliyor.

Oysaki biz kadınlar, bizleri yok sayan politikalara karşı sokaklardan haykırdık. “Yaşam da bizim karar da bizim” diyerek cevabımızı açık bir şekilde ortaya koyduk. Kendi sözümüzü kürtaj yasasına karşı renkli, militan ve kitlesel isyanlarla sokağa taşıdık. Ve biz bu oyunu bozduk. Bugün de sokakta olan, her haliyle direnen kadınlar olarak tüm parklarda, Türkiye’nin dört bir yanında meydanlarda AKP’den ve onun kadın düşmanı politikalarından hesap sormaya devam ediyoruz. AKP’nin kendi siyasetini inşa ettiği aileyi biz kadınlara tek kurtuluş yolu olarak dayatmasına, günlerdir sürdürdüğümüz direnişten aldığımız güçle yanıt veriyoruz ve sözümüzü bir kez daha yineliyoruz: AKP’nin oyununu kadınlar bozacak!

Biz kadınlar direnişin içinde yer almakla kalmayıp direnişin “aşırısı” oluyoruz. Elinde sapanıyla barikatın önündeki kadın, sapanın, taşın, gaz maskesinin kadını ve erkeğiyle direnen halkın polis terörüne karşı meşru direniş aracı olduğunu gösterirken “aşırıyız”. Direnişi üç beş ağaç meselesine indirgemeye çalışan Başbakanın, “bir erkeğin” karşısında “kendisine bir erkekle nasıl konuşulacağı öğretilememiş bir kadın” olarak halkın taleplerini dillendirirken sendikacıyız, kadınız, aşırıyız. Kırmızı ve her renkten elbiselerimizle TOMA’dan sıkılan suyun karşısına direnmenin özgürlüğüyle dikilirken reklam simgesi, cinsellik objesi değil direnişin öznesi ve simgesiyiz.

Bu oyunu;

Tıpkı Gezi Parkı direnişinde AKP’nin kutsal annelik rolünü reddederek, biz kadınlara biçtiği annelik rolünü, direnişin içerisinde polis şiddetine karşı zincir olan anneler olarak bozduğumuz gibi,

Direnirken cinsiyetçi dilimizi de sokakta doğrudan aldığımız inisiyatifle bozduğumuz gibi,

Tencerem var tavam var çapulcuyum havam var; mutfakları değil dünyayı istiyoruz diye haykırırken bozduğumuz gibi,

Geleneksel sendikal anlayışa karşı erkek zihniyetindeki sendikalara karşı direnirken “aşırı sendikacı” olarak adlandırılarak bozduğumuz gibi,

Güvencesizliğe ve yok sayılmaya karşı tüm işçi kız kardeşlerimizle direnirken patronların oyununu bozduğumuz gibi,

Panzerlerine, TOMA’larına karşı, onların korku duvarını aşarak bozduğumuz gibi,

Biber gazını soluyarak meydanlardan çekilmeyerek bozduğumuz gibi yine meydanlarda bozacağız.

AKP kendini yeniden kurabilmek için aileyi korumaya çalışsın; biz kadınlar kent meydanlarında, parklarda eşitlik ve özgürlük için kurduğumuz dünyayı daha da büyüteceğiz. AKP iktidarının korkusu gerçek olacak; AKP’yi kadınlar yıkacak.

Dilşat Aktaş

Halkevleri Kadın Sekreteri